12.12.2013

Sevilesi Güney Kore Dizileri 2

Selam canlar... Zaman darlığından dolayı bloğu eskisi kadar güncelleyemiyorum. Sevdiğim dizileri tek tek yazacak vaktim olmadığı için liste olayına devam edicem. Geçen sene Sevilesi Güney Kore Dizileri başlığı altından sevdiğim dizilerin listesini yapmıştım, şimdiki yazıcaklarım da o tarihten sonra severek izlediğim diğer diziler. Yeni çıkan dizilerin hepsini izlemedim o yüzden listedekilerin dışında önerilere açığım;) Yine herhangi bir sıralama yapmadım yani hepsini severek izledim. Lafı fazla uzatmadan başlıyorum:

****
I Hear Your Voice 

Bir kamu avukatı olan Hye Sung ve insanların düşüncelerini duyabilen So Haa'nın geçmişten süregelen hikayesini anlatmaktadır. 18 bölümlük 2013 yapımı romantik, komedi ve fantastik türünde bir dizi.

Dizinin ortalarına doğru hafif bir yavaşlama olsada, mahkemede başka hakim yada savcı kalmamış gibi aynı kişileri oynatsalarda yinede güzel diziydi. Aralarında yaş farkı olan çiftler çoğu zaman diziyi izlememe sebebim olur ama bu dizide çifler o kadar tatlı ki yaş farkını pek hissetmedim. Yan karakterlerden tutun katiline kadar bütün oyuncuları çok sevdim, özellikelde başroldeki kadının küçük dağları ben yarattım havasıda ayrı bir şenlikti;) İlgili yazı için tık tık.
***

Bridal Mask / Gaksital


Japon sömürgesinde olan ülkede sevdiklerini korumaya çalışan Lee Kang To, yüzünü gizlemek için taktığı Gelin Maskesi nedeniyle Gaksital ismiyle anılacaktır. 28 (24+4) bölümlük 2012 yapımı tarihi, aksiyon bir parçada romantik türünde bir dizi.

Açıkçası tarihi dizileri pek sevmem, sıkılırım. Ama bu dizi sıkmak şurda dursun romantik-komedi sevenleri bile kendine çekiyor. Bi kere o kadar çok merak öğesi var ki ha yakalandı ha yakalanacak derken ekran başında kalp krizi geçiriyosun o derece yani:) Kadın oyuncu hariç diğer oyuncular çok ama çok iyi. Lee Kang To'ya abayı yaktığımı ve Öğretmen Shunzi'ye gözyaşları eşliğinde içimin cız ettiğini söylemek istiyorum. Bu diziyi çok sevmeme rağmen yazısını bir türlü yazamamıştım içimde ukte kaldı:( İzleyin canlar cidden çok iyi ayrıca dizisinin şarkılarıda ayrı bir güzel.

***
Nine: Time Travelling Nine Times

Haber sunucusu Park Sun Woo'nun bulduğu dokuz tütsü sayesinde zamanda yolculuk yapmasını konu alıyor. 20 bölümlük 2013 yapımı romantik, komedi ve fantastik türünde bir dizi.

Bölümün uzunluğundan olsa gerek dizinin ortalarına doğru tempo biraz yavaşlasada yinede her bölümde acep şimdi nolcak diyerek izlediğim güzel bir diziydi. Hep deriz ya hani keşke zamanı geriye alıp şunu değiştirebilseydim diye. Bu dizinin güzelliği istediğimiz gibi zamanda yolculk yapılıyor lakin basit bir kararın ne büyük sonuçlar doğurabileceğini gösteriyor. Sürükleyiciydi vesselam... İlgili yazı için tık tık.
***
The Master's Sun

Geçirdiği bir kaza sonucu hayaletleri görebilen bir kadın ve hırslı, burnu havada bir şirket sahibinin trajikomik hikayesi. 17 bölümlük 2013 yapımı romantik, komedi ve korku(korkutmayan korku:)) türünde bir dizi.

2013'ün belkide en sevilen dizisi oldu, öyle çok abartılacak bir senaryosu olmamasına rağmen ortada So Ji Sub gibi bir elaman var. Bilindiği gibi So Ji Sub dram türünün aranan ismi, lakin adamcağız ağlaya ağlaya gına gelmiş olacak ki  bir güzellik yapıp ilk defa komedide oynadı. İyikide oynadı! Bu adam resmen komedi için yaratılmış yahu o mimikler falan, utanmasam kırk yaşındaki adamın yanaklarını mıncırcam o derece güzel olmuş. SJS'nin o şukela oyunculuğu dururken yoluk saçlarını bir türlü adam akıllı toplamayan diğer karakterden bahsettirmeyin bana rica edicim.
***

Answer to 1997 / Reply 1997 

Altı gencin etrafında gelişen olayları anlatan ve 90'lı yıllara atıf yapan bir gençlik dizisi. 16 bölümlük 2012 yapımı romantik, komedi türünde...

Öncelikle hemen uyarımızı yapalım dizide alışkın olduğunuz Seul lehçesi yerine Busan lehçesini kullanıyorlar.Başlarda biraz garibinize gidebilir ama zamanla alışıyor insan. Hatta ben bu lehçeyi baya baya sevdim. Benim gibi 80'lerin sonu 90'ların başında doğanlar bu diziyi ayrı bir sevicektir. Başka işin yokmuş gibi sanal bebek büyütmek efendime söyleyeyim kasedi kaleme takıp çevirmek gibi o dönemin uğraşlarını konu alan şukela bir dizi. Ayrıca Seo In Guk sen ne tatlı bir adamsın!
***

Answer to 1994 / Reply 1994


Answer to 1997 dizisinin ikinci sezonu olup yine 90'ları konu alan bir gençlik dizisi. Romantik, komedi türündeki dizi halan devam etmektedir. 

Pislik mi beyzbolcu mu işte butün mesele bu! İlk sezonda olduğu gibi yine kocanın kim olduğunu söylemeyip bizi kıvrandıran çok sevimli bir dizi. Go Ara'nın cıyaklamasına rağmen dizinin bağımlısı oldum hatta şu anda takip ettiğim tek dizidir kendileri. İlk sezondaki anne-baba rolünü oynayan oyuncular değişmemiş ki buna çok sevindim, ikisinin uyumunu ve kavgalarını pek bi seviyorum:) Ayrıca bütün oyuncular çok iyi, senaryo çok iyi kısaca dizi çok iyi. Hatta 94 ilk sezonu yani 97den bir tık önce diyebilirim. İlk defa devam eden bir diziyi listeye aldım, belki son bölümde çuvallıcaklar bilemiyorum ama şimdiye kadar ki izlediğim bölümler bile bu listeye girmek için yeterliydi. İzleyin canlar...
Not: Chil Bong Yi fighting!!!

****

Geçen seneden bu zamana kadar ki sevdiklerim de bunlardı. İnşallah seneyede serinin üçüncü yazısını yazarım. Hazır aklıma gelmişken listedekilerin haricinde The King 2 Hearts ve Gu Family Book dizileri de hiç fena değildi. Şimdilik benden bu kadar sağlıcakla kalın canlar;)

Güncelleme:
Not 1: Reply 1994 hakkında çok pis şeyler yazasım var, kendimi zor zaptediyorum! İşin en sinir tarafı dizide kız kimi seçerse seçsin ben yinede üzülecektim ki şu anda bu dizide emeği geçen herkesi saygıyla yad ediyorum. Ha yanlış anlaşılmasın dizi kötü falan değil sadece gıcık:)
Not 2: Şu sıralar Man From The Stars dizisine fena takıldım, çok sevdiğim iki oyuncu yine yanyanalar. Lütfen bari bu diziyi batırmayın ya nolur...


~~Serinin birinci yazısı: Sevilesi Güney Kore Dizileri 1~~
~~Serinin üçüncü yazısı: Sevilesi Güney Kore Dizileri 3~~

3.12.2013

Düğün Dernek Kurulsun!


Selam canlar... Uzuuuuuuuuun bir aradan sonra ilk defa bir türk filmini bu kadar merakla ve sabırsızlıkla bekliyorum. Bu cümleyi sonunda bloğuma yazdırlıkları için Ahmet ve Murat ikilisine teşekkürlerimi bir borç bilirim:) Zira yıllar sonra paraya kıyıp Düğün Dernek filmini sinemada izlicem. Normalde, en azından bu zamana kadar, filmin sonunda sinemaya verdiğim paraya acırdım ama bu film kötü çıksa bile üzülmücem. Şunların tipine bakın ya:)) 

Başrollerini Ahmet Kural ve Murat Cemcir'in üslendiği Düğün Dernek filmi 6 aralıkta vizyonda. Aslen Sivaslı olan Selçuk Aydemir'in yazıp yönettiği film Sivas'ta geçen bir düğünü ve etrafında gelişen komik olayları konu almaktadır. 

Bu filmi bloğa yazmamdaki asıl neden ise şu aşağıdaki videodur. İnşallah filmde fragmanı kadar iyi olur zira izlenme sayısı 3milyonu geçti, gerçi bu sayının en azından bir milyonluk kısmı bana ait olabilir:)   


Not 1: Videodaki türkü Sivas yöresine aittir.

Not 2: Bir Sivaslı olarak burdan Selçuk Aydemir'e sesleniyorum sivasta ''gelcük, gitcük'' gibi kelimeler kullanılmaz ciğerim. Bi kere sivasta K diye bir harf yoktur, onun yerine G yada H kullanılır. Misal hiçbir zaman ''Kız geliyor musun?'' denmez ''Gız geliyo mu?'' denir, ki dikkatinizi çekerim konuşurken olabildiğince kısa cümleler kurarız ki harf israfı olmasın:)) Şaka bir yana filmi dört gözle bekliyorum...

Sağlıcakla kalın canlar...


Güncelleme:

Sonunda filmi izleyebildim. Küfürün dozajı beni biraz rahatsız etsede eğlenceli bir filmdi. En azından cidden güldürüyor adamlar, verdiğim para helali hoş olsun:)  

28.09.2013

Akapella - Dinle Burayı!


Yazıda en nefret ettiğim şey giriş cümlesini kurmaktır. Sanırım blog yazarlarını en fazla zorlayan kısımda bu, aslında söyleyecek çok şey vardır ama bir türlü başlayamazsın. O yüzden ben girişi bir kenara bırakıp direk konuya dalıyorum. Bugün Akapella müziği hakkında konuşucam ve akabinde seçtiğim şarkıları eklicem. Öncelikle bu ismi ilk kez duyanlar için Akapella kısaca enstrüman kullanmadan çıplak insan sesiyle söylenen müzik türüdür. 

İlk akapellayla Sertap Erener'in Voice Male grubuyla birlikte söylediği Zor Kadın şarkısıyla tanışmıştım. Adamlar o kadar uyumlu ki enstrüman olmadığına insanın inanası gelmiyor. Çok iyilerdi be, Zor Kadın şarkısını zaten severdim ama akapella versiyonunu da çok sevdim, hatırladıkça da hala dinlerim. Onlardan sonra da Türk yapımı olan Vokaliz grubuyla tanıştım daha doğrusu adamlar 2004 yılında kurulmuş ama ilk albümlerini 2007 yılında çıkardılar. Ben bu grubun adını sanını Neredesin Firuze filminin şarkısını seslendirdikleri Ya Evde Yoksan şarkısıyla farketmiştim. Filmin güzel ve orjinal şarkılarından biriydi. Türkiye'nin ilk ve bildiğim kadarıyla tek akapella grubu olan Vokaliz yeni üye arıyormuş, yeteneği olan arkadaşlara duyurulur;) (Bilgi için tık tık) Bu türdeki şarkıları dinlemeyeli baya olmuştu malum ülkemizde pek ön planda değil, geçen gün izlediğim Pitch Perfect isimli bir film sayesinde tekrar hatırladım ve buraya da eklemek istedim. Bilen bilir amerikan yapımı filmlerinin %90'ını sevmem duygu yoksunu ve saçma gelir bana. Bu filmde onlardan biri (hadi hakkını yemeyeyim orta seviye diyelim) o yüzden filmi falan boşverip direk filmde söylenen akapella tarzı şarkıları ekliyorum. Film üniversiteler arası yapılan akapella türü şarkı yarışmsını konu alıyor yani bol bol şarkı vardı ama ben en sevdiğim şarkları ekleyip ufaktan kaçıyorum. Sağlıcakla kalın;)

Not: Yaptıkları iş dinleyenlere her ne kadar kolay gibi görünse de birbirinden farklı müzik aletlerinin seslerini çıkarmak zor olsa gerek. Herşeyi geçtim aralarındaki uyum bile taktire şayan...

*****
Pitch Perfect Filminden





****
Zor Kadın / Sertap Erener- Voice Male


****
Ya Evde Yoksan / Özcan Deniz- Haluk Bilginer- Vokaliz


****
Kaç Yıl Geçti / Vokaliz

6.09.2013

Size bir sır vereyim mi a dostlar?



Baya bir zaman sonra blogda yazar olduğumu hatırladım ve koştum geldim. Blogda bir ilk gerçekleştirip kendi özümüzü  yani bir türk dizisini tanıtıcaz (arada hatırlamak lazım dimi ama) Uzun zamandır  hatta bayaaa bir zamandır  tv de dizi izlemiyordum (ha sanmayın bu kız hiç  tv izlemiyor ) yok öyle bir şey tabi, her yerde elim kolum vardır evelallah. Bir diziyi şöyle günü gününe takip etmiyordum demek en doğrusu.
Gündüz vakti  Fox tv de tesadüfen dek geldim. Aslında birkaç kere zapladım ben bu diziye ama ben zapladığım zamanlarda ekranda Murat Han ve  Esra  Ronabahar ‘ı görünce tam bir  öngörümle diziyi hemen çözdüm. Konusu; Bu adamla kadın evli, çoçuklarını  kaçırmışlar, çoçuklarını bulmaya çalışırken bir sürü olaylar olaylar diye kardeşime anlatırken buldum kendimi ve bunu sadece 30 saniye de  izleyip çözmüştüm.
Aradan zaman geçtikten  sonra tekrar aynı diziye dek geldim, çoçukları niye kaçırmışlar diye fikir sahibi olmaya çalışırken, bir çoçuk diğer adamın kılığına bürünüyor, biri görünmez oluyor, öbürü ampulleri falan patlatıyor…..  
Abowww!  Bu buu buu neymiş bunlar  derken kısa süreli bir şok geçiriyorum. 
Evet bu bir fantastik diziymiş, hemi de drama olanından. Acemi cadı, Selena gibi sadece  çoçuklara yönelik   değil  de yetişkinlerinde izleyebileceği türden (kendime pay da çıkartayım)X-men vari... Biraz daha mantığa dayandırmaya çalışmışlar.
Ne yalan söyliyim, valla ne yalan söyleyim izlemediğim bölümleri de internetten tamamlayıp yayınlanacak olan son bölüme kadar geldim. Arada  internet yorumlarını da okuyorum tabi ; baktım  minnak kuzular etkisi altına almış diziyi. Yetişkinler izlemiyor mu   bu diziyi  sadece ben mi izliyorum diye kendi kendime dert yanarken bir geçmişime döndüm, zamanında Kavak Yelleri kabusuna da ben böyle bulaşmıştım işte (Allah'tan sonra fark ettim de geç de olsa döndüm o diziden o  dizi  de şimdi tahtını Güneşi Beklerken'e bırakmış sanırsam) Düşündüm taşındım sadece ben mi izliyorum piskolajisinden sıyrılıp   bizim korecanlara da bildireyim de  yalnız kalmayım dedimJ  


Neyse efendim  ben sevdim bu diziyi çoğunluk da biliyormuş , sosyal medyada da ses getiren bir diziymiş. Benim gibi sonradan yetişen azınlıktaki izleyiciler içinse dizinin konusu;
Geleceği görebilen bir yetenege  sahip olan kızın annesi:Sevgi
Eşyaları hareket ettirebilen bir çoçuk ve onun babası: Mehmet
Düşünceleri okuyabilen bir kız :Zeynep
Vucudu eletrik yayan bir kız: Aylin
Görünmezlik yeteneğine sahip  yağuşuklumuz :Tilki
Bu yetenekli karakterler ilk bölümde, Zeynep in babasının etkisiyle  ve birtakım da tesadüflerle buluşuyorlar. Kendilerini kaçırmak isteyen insanların sırlarını çözmek için  de aynı evde yaşamaya karar veriyolar. Dokunduğu insanın  kılığına bürünen  bir yeteneğe sahip  Burak da aileye katılan  son üye. İşte böyle kısa ve öz bir dizi, tabi ben olabilecek en sade şeklinde yazdım. Dizi gerçek bir aile olmayan , bir aile dizisi aslında :) Yer yer keyiflendiriyor, yer yer üzüyor. Fazla boğmuyor sizi , gününüzü neşelendirebiliyor.
 Bu diziyi yazmamın amacı bu türdeki fantastik  dizilerin önünü açmak birazda. Tabi bizimkilerden de vampirli, zombili, kurt adamlı diziler beklemiyoruz . O kadar  ufkumuzu açmaya gerek yok. Ama şöyle Secret Garden gibi fantastik bir dizi neden olmasın. Olamaz mı, OLABİLRRBak bu ekip yapmış olmuş bir ilk olma yolunda da öncü olmuşlar. Bir de söylemeden geçmeyelim efektleri çok sağlam kullanıyorlar. Kim ne  yapıyorsa, ne ediyorsa eline koluna sağlık. Özelikle Aylin’de elektrik vucudunda pat pat patlıyor ya işte ona bayılıyorum:D
Yıllar sonra  öz babasının aslında yan komşusu olduğu öğrenen çoçuk, Tecavüze uğramış bir kızın öyküsü,    zengin kız fakir oğlan klişesi, iki erkek  kardeşin paylaşamadığı  bir kadın, kardeş kavgası, kan davası, miras kavgası, ferihası emiri, kuzeyi güneyi, doğusu batısı   da da da daaaa ne kadar  da … Hep ağlak  hep ağlak  dizilere  de  bir dur demek için  aslında bu diziyi yazdım. 
Diziyi daha ayrıntılı yazmama sebebim daha da  önemlisi yazamama sebebim; hiçbir şeyi bilmemem.
Aylin in ;hiç ailesi ,arkadaşı yok mu, ne yapmış nasıl yaşamış bu zamana kadar ,parası  nerden geliyor:BİLMİYORUZ
Sevgi’nin kocasına ne olmuş,kızı nerde,nediyor:BİLMİYORUZ
Tilki, yıllar sonra karşısın dikilen kardeşini  hiç tanımadı,neden?,gerçek ismi ne?,Annesi var mı yok mu?babası nerde,ne yapmış?bu çoçuk bu zaman kadar  nasıl yaşamış:BİLMİYORUZ
Zeynep :Gerçek anne babası kim? Bu kızcağız düşünceleri okuyabilen biri neden aile olayları  çözemediği zamanlarda  bu kızın böyle bir yeteneğinden faydalanmıyorlar acep ve I hear your voice dizisindeki çoçuk,  sadece gözünün içine bakan insanın düşüncelerini okuyabiliyordu ve mantıklıydı benim açından ama bu kızcağız sadece gözünün içine bakanın düşüncesini mi okuyor yoksa kapı arkasındaki insanın yada arkasındaki duran insanın   düşüncelerini de okuyabiliyor mu?BİLMİYORUZ

Burak,bu çoçuk hakkında  hiç mi hiçbir şey :BİLMİYORUZ
Ha birde büyük abi var..görüntüsü yok, sesi yok -ama varr  yani olduğunu söylüyorlar - bu abi   nörüyor BİLMİYORUZ

Yani açıkçası pek bir şey bilmiyoruz. Hadi  biz bir şekilde idare ediyoz, kafamızda kuruyoruz  ama bunlar aynı evi paylaşıyolar bir bağ oluştu aralarında hiç mi sormuyolar birbilerine ''Ya gardeş sen napıyordun bundan önce, annen baban sağ mı,sen ne ayaksın yaw''  demiyolar mı? Senaristler de ilerleyen zamanlarda açıklayacaklardır heralde ,yani sanırsam, galiba, inş:D

veeee itirafım; diziye  Aylin ve Tilki ikilisinin müthiş kimyası yüzünden bağlandım
çok şeker mi şeker bir bir çift.Aslında bir  çift olamadılar ama  dizideki  halleri görülmeye değer .
 İkilinin birbirlerine çemkirme diyoloğları ,kıskançlıkları  güldürüyor.
Tilki, ayline çarpılmadan nasıl dokunacak o da merak konusu

Karakter tanıtımları


Sevgi :Evin reisi  olayları derleyip toplayan herkesle birebir ilgilenen,sırların çözüme kavuşturmak için en çok uğraşan.

Esra Ronabar:Çok yakışıyor ekrana.Konuşurken  gözleri dolan,sesi titriyen biri.Ses tınısına ayrı bitiyorum.Çok da alımlı bir kadın ekranda hep görelim onu.Uçurumda da  on numara oyunculuğu vardı dipnot olarak bulunsun..


Mehmet :Mantığına oturmayan hiçbirşeyİ kabul etmeyen, şaşkın,sakar  ve sempatik yanları olan  oğlunu çok seven bir baba

Murat Han:Yani ne desem bilemedim,kırk yıl düşünsenm böyle bir rolde oynayacağını düşünmezdim sırf murat beyi görünce dram dizisidir diye kaçkere istikrarla açmamıştım bu diziyi..yakışmış bu role artık böyle sempatik rollerde görmek isteriz kendisini.





Aylin :Sinirlenince ve heyecanlanınca kalp ritmine bağlı olarak elektik yayan ve böyle zamalarda kimsenin dokunamadığı bir şirine.

Demet Özdemir :Gözleri kocaman, çok sevimli yüz hatlarıyla birlikte  samimi bir oyunculuğu olan balı lokma tatlısı bir kız.Ben bayıldım bu kıza bu diziyle  büyük sükse yapacak gibi duruyor,demedi demeyin.(ahada yazdım buraya)
Not: üzülünce dudakları yerçekimine karşı koyup aşağı doğru eğilmiyor mu ,işte orda kıyamıyorum üzmeyin artık şu kızcağızı içim şişti.









Tilki :İstediğinde görünmez olabilen delikanlı, kalbi yorulursa görünür duruma geçiyor. Espri kabiliyeti, kapak cevapları, cool duruşu ve  artist hareketleri ile Aylin'in gönlünde taht kurmuştur.
Bir an önce Aylin'e sevdiğini  söylese de  o da ,bizde ailecek rahatlasak.

Ekin koçHer dört kişiden üç ‘ü  Johnny Depp i benzetiyormuş.  Peki ya ben, fotoğraflarında benzetirken  dizide yok yahu  neresi benziyor derken buluyorum kendimi . Hem benziyor hem benzemiyor diyenlerdenim... Anlamlı bakışları, hafif sağa yanık gülümseyişi , abartısız oyunculuğu ile  yakışıklı oyuncular kervanına  çoktan katılmış, yolu açık olsun..sevdik...



Not: Bu diziyi yazdım  yazmasına da aylar sonra bu diziyle ilgili  ‘iyice brezilya dizilerine döndü’ diye bir yorum yaptırmazlar inşallah bana senaryocanlar;)

~Misaki~

3.09.2013

Duyuyor Musun? Ağlıyorum!


Uçsun diye kanat tak düşlerime,
Lütfunla sar beni Ya Rab! Bak bir halime.

Duyuyor musun?
Ağlıyorum!

Dizi-film tanıtımı yapmayı istemiyorum en azından şimdilik ama kendimi tutamıyorum canlar. Kore camiasında kayda değer filmler nadir çıkıyor dizi ise şu anda sadece Master's Sun dizisini takip ediyorum gerisi benim için hayal kırıklığı oldu. O yüzden hint filmleriyle devam edicem. Aslında bloğa yazmak istediğim bi sürü hint filmi var ama ben önceliği en son izlediğim Aashiqui 2 isimli filme veriyorum. Konusunu pek sevmediğim için izlemiyordum ama youtube da devamlı aynı şarkıya raslayınca dayanamayıp izledim, hatta filmden çok şarkılara vuruldum. Bu yazıyı yazmamın amacıda filmi değil şarkıları paylaşmak;) Ama adet yerini bulsun diye konuyu kısaca anlatayım...

Konusu: Şöhreti kaldıramayıp içine düştüğü boşluğu alkolle doldurmaya çalışan, elde ettiği başarıları hızla kaybeden bir şarkıcı (Aditya Roy Kapoor); yeteneğine ve güzel sesine rağmen kimse tarafından farkedilmeyen bir kızın (Shraddha Kapoor) kesişen yolları.

Ben gayet kestirme yazdım ama film fedakarlık üzerine kurulu güzel bir yapım. Konu beklediğimden çok daha güzel işlenmişti. Filmi güzel yapan konusundan ziyade oyunculardı bence ikiside rollerini çok iyi oynamış zati Aditya'yı severdim şimdi daha bi sevdim. Ve tabiki şarkılar! Hint filmlerinin en güzel yanı şarkıları, hintliler kadar güzel şarkı sözleri yazan ve söyleyen başka bir millet daha yok bence. Adamlar her sahne için özel şarkı yapıyorlar resmen, sözleri o kadar güzel oluyor ki sahneden çok etkilenmesen bile şarkı seni ağlataya yetiyor. Hele de aynı şarkıyı neşeli sahnelerde hareketli, hüzünlü sahnelerde yavaş ve müziksiz söylemelerine bayılıyorum. Bu film de benim gönlümde şarkılarıyla yer etti. Bi sürü şarkı var ama ben en çok dinlediklerimi seçip ekledim, özellikle filmi izlemeyenler için videoları klipsiz bulmaya çalıştım;) İzleyin - dinleyin canlar...

 ***

Sunn Raha Hai
(Söyleyen Ankit Tiwari)

   
***
Tum Hi Ho Meri
(Söyleyen Arijit Singh)

***
Bhula Dena
(Söyleyen Mustafa Zahid)


***
Aasan Nahin Yahan
(Söyleyen Arijit Singh)

***
Rahul: Aarohi                         
Aarohi: Efendim?                    
Rahul: Yok bir şey. Öylesine...



22.08.2013

Nine- Nine Times Time Travel ~ Zaman Yolculuğu


Selam canlar... Bir haftadır yazı yazmıyorum takdir edersiniz ki Mısır da yaşanan olaylar yüzünden insanın bişi yapası gelmiyor. Bu konuya dalarsam sonu gelmicek biliyorum o yüzden klasik yazılarıma devam edicem. Yazılarım olabildiğince kısa olucak şimdiden söyleyeyim aksi halde izlediklerimin hiçbirini yetiştiremiyorum. Konu taslaklarda çürümeden biran önce Nine-Nine Times Time Travel dizisiyle devam edelim.

Konusu: Haber bülteni sunucusu olarak çalışan Park Sun Woo abisi sayesinde zamanda yolculuk yapmasını sağlayan dokuz tane tütsü bulur(Dizinin ismi burdan geliyor). Sun Woo zamanda yirmi yıl geriye giderek abisinin hayallerini gerçekleştirmeye çalışacaktır. Fakat geçmişin değiştirilmesi geleceği nasıl etkileyecek? İki farklı zaman, iki farklı hayat ama tek beden...


Yine zaman yolculuğuna dayalı bir dizi ama şunu hemen belirteyim ki bence bu tür içindeki (Rooftop Prince -Queen In Hyun's Man ) en iyi kurgulanmış dizi bu. Çünkü diğer dizilerin ana konusu aşk üzerine olduğu için mantık hataları daha fazlaydı ve zaman yolculuğu kavramı daha arka plandaydı. Bu dizide ise bütün taşlar zaman kavramı üstüne kurulu. Tabiki yine mantık hataları var ama daha makul düzeyde.


Başroldeki adamın (Lee Jin-Wook) oyunculuğunu çok seviyorum resmen anı yaşatarak oynuyor. Zati Jin Wook'un ismini görünce atlamıştım diziye ama diğer oyuncuları da çok sevdim. Misal Sun Woo'nun en iyi arkadaşı olan adam (ismini unuttum) Allah'ım sen ne tatlı bir insansın yahu, böyle arkadaş dost başına:) Sonra patronu, gerçek hayatta böyle iyi patronlar varsa şayet bende bi tane istiyom acilen. Kötü adam rolündeki acuşide rolünün hakkını verdi ama kız için bişi diyemicem.

Dizi hakkında söyleyecek çok şey var özelliklede kurgu ve sonu hakkında baya konuşasım var lakin izlemeyenleri gafil avlamamak için susuyorum. Unutmadan söyleyeyim bu dizi fena halde baş ağrısına neden oluyor. Kurguyu sağlam oturttukları için olaylar öyle bir hal alıyor ki durup nerin bir nefes alma ihtiyacı duyuyor insan. Bir Ölüm Defteri'nde böyle olmuştum bir de bu dizide. Velhasıl kelam 20 bölümlük sürükleyici güzel bir dizi izleyin canlar;)

11.08.2013

I Hear Your Voice - Sesini Duyuyorum!


Selam canlar... Bildiğiniz üzere son zamanlarda hint filmlerine kafayı takmıştım çünkü uzun zamandır adam akıllı kore dizileri gelmez olmuştu. Hepsi birbirinin aynısı olunca insan bir süre sonra sıkılıyor haliyle. Neyseki son haftalarda kore camiası atağa geçti de birbirinden güzel diziler yayınlanmaya başladı. İlk olarak ilgi alanım olan hukuk dizisiyle başlayayım devamı gelir inşallah. Dizimizin adı I Hear Your Voice yani  Sesini Duyuyorum!

Konusu; Dizi sivri dilli kamu avukatı Hye Sung ve insanların düşüncelerini duyabilen Soo Ha'nın geçmişten süregelen hikayesi üzerine kurulu. Bunun yanında Masumiyet Karinesi'nden yola çıkılarak sanıkların %1 bile olsa masum olduklarını savunmaları için atanan kamu avukatlarını ve sanıkların %1 bile olsa suçlu olduklarını kanıtlamak için uğraşan savcılar arasındaki mücadeleyi anlatmaktadır. Jang Hye Sung (Lee Bo Young) klasik kore dizilerindeki narin(!) kadın karakterlerden farklı olarak cesur, küstah ve huysuz bir kamu avukatıdır. Cha Kwan Woo (Yoon Sang Hyun) ise Hye Sung'un aksine işini ciddiye alan eski bir polis memuru şimdinin ise azimli kamu avukatıdır. Park Soo Ha (Lee Jong Suk) ise insanların düşüncelerini duyabilme yeteneğine sahiptir bu gücünü sevdiği insanları korumak için kullanacaktır. Bu üç insanın hayatı mahkeme salonunda birleşecektir...


Çoğu mahkeme lafını duyunca kaçıyor ama durun canlar tahmin ettiğiniz gibi sıkıcı bir dizi değil. Aksine mahkemede geçen olaylar, avukatlarla savcıların karşılaşmaları en önemli merak unsurlarıydı. Bizi hukuk terimlerine boğmadan olayları çözüyorlar ayrıca tek bir tarza bağlı kalmadan yeri geldiğinde romantizm rüzgarları estirip yeri geliyor komedi unsurlarını serpiştiriyorlar. Bi kere konu itibariyle orjinal, insanların düşüncelerini duyabilme yeteneği ancak mahkeme salonlarında en iyi şekilde işlenebilirdi. Böyle bir yeteneği sadece aşka bağlayıp konuyu cıvıtmadıkları için de senaristleri ayrı tebrik etmek lazım.   

Bir çok kore dizisinde eksik olan karakterlerin geçmişini bu dizide fazlasıyla vermişlerdi. Diziyi izlerken kötü karakterler bizim için hep kötü olarak kalır çünkü o insanın neden bunları yaptığı geçmişte neler yaşadığı anlatılmaz. Ama bu dizide her bir karakterin geçmişine giderek niçin o şekilde davrandığı anlatılmış o yüzden hiç kimseye yüzde yüz kızamıyorsunuz. Ve bu yüzden her bölümde dizi sizi kendine geçiyor zamanlar kendinizi karakterlerin yerine koymaya başlıyorsunuz. Bence dizinin çok tutulmasındaki en büyük artılardan biride buydu.


Bu diziyi beş sene falan önce izleseydim Hye Sung'u kendime rol model olarak alabilirdim. Sivri zeka insanları her zaman sevmişimdir. Ani durumlarda olayın akışını değiştirebilme ve laf ebeliği yaparak kendini savunma bence bir avukatın olmazsa olmaz özelliği. Dediğim gibi seneler önce bu diziyi izleseydim avukat yada savcı olmak isterdim. Hakim olucak kadar güçlü ve adaletli değilim ama doğru bildiğimi savunacak kadar inatçı ve cesurum. Gerçi artık çok geç ama insan böyle güzel dizileri izledikçe özenmiyor değil hani:)

Elbette dizide sevdiğim kadar sevmediğim şeylerde var mesela her kore dizisinde olan tesadüf olayı burda da fazlasıyla vardı, belki izlemeyenler vardır hala o yüzden pek fazla ayrıntıya giremiyorum. Ayrıca bir çoğu diziyi izlerken kadının yaşına takıcaktır ama canlar dizinin konusu itibariyle kadın çocuktan büyük olmak zorunda (farkı birazcık abartsalarda) açıkcası bu durum beni pek rahatsız etmedi. Ve bence kim ne derse  desin diziyi alıp götüren kadın oyuncu oldu, kadının oyunculuğunu cidden çok sevdim. Bundan sonra takip ettiğim oyuncular arasına girdi.  Son olarak dizideki akvaryum olayını, hakimin davranışlarını ve ikili arasındaki sevimli aşkı çok sevdim. Ve dizide çalan şarkılarıda çok sevdim. Hala bu diziyi izlemeyen varsa hemen açıp izleyin canlar, pişman olmıcaksınız;)


Not1: Tamam hayal kırıklığına uğramadım ama finali çok daha güzel olabilirdi sanki birşeyler yarıda kalmış gibi hissettim.
Not2: Masumiyet Karinesi, Suçu ispatlanana kadar herkes suçsuzdur.


Gerçekler mahkemede her zaman kazanmaz, mahkemede kazananlar gerçektir!

25.07.2013

Love You You - Seni Seviyorum


Şu anda birbirinden harika iki tane dizi izliyorum (Nine Times Time Travel, I Hear Your Voice). İkiside birbirinden güzel ama bu kadar sevememe rağmen oturupta yazılarını yazmak hiç içimden gelmiyor. Şu üstümdeki ölü toprağı atınca inşallah dizilerin kalitesine uygun bir yazı yazarım. O zamana kadar da uzun zaman önce izlediğim sevimli bir film önerip kaçayım ismi Love You You.

Konusunu kısaca anlatayım; Esas kızımız Xia Mi (Angelababy) bir avukatlık bürosunda asistan dedektif olarak çalışmaktadır. Müşterisinin isteği üzerine yasadışı işler yaptığından şüphelenilen  You Lele (Eddie Peng) isimli sahil işletmecisini araştırmaya başlar. Bu amaçla kimliğini gizleyerek sahil işletmesinde işe girer ve ikilinin hikayesi başlar...


Buraya kadar ki kısım çok basit geliyor kulağa ama filmi sonuna kadar izleyin canlar. Konusunu anlatırken söylemeyi unuttum filmin bel kemiğini kızın sağır olaması oluşturuyor. Xia sağır ama dudak okuyarak bunu insanlardan elinden geldiğince gizlemeye çalışıyor. Çünkü bu zamana kadar yeterince darbe almış. Ama filmde sevdiğim kişi kız değildi tabiki de oğlandı:) Kız ne kedar donuk oynadıysa oğlanda o kadar içten oynadı. Zati mimiklerini kullabilen oyuncuları ayrı bi sevmişimdir. Şunu da söyleyeyim öyle çok fazla beklenti içine girmeden izleyin yani öyle aman aman bir film değil ama çokta vasat değil. Kısaca sevimliydi karar size kalmış, izleyin;)

10.07.2013

Rab Ne Bana Di Jodi - Bizi Rab Birleştirdi



Hint filmlerine kaldığım yerden devam ediyorum. Bu yazıyı dün yazıcaktım ama bloğumdaki küçük bir sorundan dolayı yeni yazı giremedim. Geç olsun güç olmasın diyerekten yeni filmime başlıyorum; Rab Ne Bana Di Jodi türkçe adıyla Bizi Rab Birleştirdi yada Bizi Allah Birleştirdi...

Eminim bu filmi bir çoğunuz izledi ben yinede izlemeyenler için konusuna kısaca değineyim; Surinder (Shahrukh Khan) eski öğretmeninin kızına ilk görüşte aşık olur. Ama esas kızımız Taani (Anuska Sharma) nişanlıdır zaten Surinder esas kızımızın nişanına gelmiştir. Hayat bestesinin güftekarı alın yazısını baştan yazar ve Taani'nin nişanlısı yolda kaza geçirerek vefat eder. Bu haberi alan Taani'nin babasıda fenalaşarak ölüm döşeğine düşer. Babasının son arzusuda Surinder'in kızı Taani'yle evlenerek onu himayesi altına almasıdır. Eski öğretmeninin son arzusunu gerçekleştiren Surinder Taani ile evlenir, fakat Taani babasının ve nişanlısının vefatından dolayı eski neşesini kaybeder. Surinder utangaç, kendi halinde biridir buna karşın Taani'nin eski neşesini yerine getirmek ister çünkü karısına ilk gördüğü günkü gibi aşıktır ama çabaları boşa gider.  Son çare olarak en iyi arkadaşı Bobby (Vinay Pathak)nin yardımıyla imaj değiştirir ve utangaç bir karakterden komik, yalaka birine dönüşür. Taani'nin yeni kocasını tanımaması üzerine kendini Raj diye tanıtır. Surinder kendini olayların akışına bırakarak iki farklı kişi olarak karısının yüzünü güldürmeye çalışır. bundan sonra kader Taani'nin seçimiyle şekillenecek; kendini her daim koruyan kocası Surinder mi yoksa hayatına neşe getiren Raj'ın mı seçicek?


Ben kısaca anlatayım demiştim bir ara ama hint filmleri bu kadar uzun olunca kısaca anlatımıda ancak bu kadar kısa oluyor. Kim ne derse desin bu hintliler romantik-komedi işini çözmüşler arkadaş. Oyunculukları çok iyi, şarkıları çok iyi, konuları çok sağlam... Bu filmi konusuna yada oyuncularına bakmadan izledim, bir blokta (şimdi hatırlamıyorum) şu repliği görmüştüm:

Taani: Sana bir sevgi kırıntısı bile vermedim ama sen bana sevgini göstermeye devam ettin.
Beni nasıl bu kadar çok sevebildin?

Surinder: Çok basit, sende Rabbimi gördüm...

Uff resmen vuruldum yahu, evet biraz yok yok baya ağır bir söz ama insanı tam on ikiden vuruyor. Ne demektir ya ''sende Rabbimi gördüm''... Aslında güzel filmler hakkında fazla konuşmak istemiyorum hani izleyip görmen lazım derler ya aynen öyle. Zati için içinde Shahrukh Khan gibi bir zati muhterem varsa izlememek olmaz. Filmde birbirinden tamamen zıt iki rolü başarıyla oynadı adam, mimiklerini kullanarak rol yapan oyuncuları ayrı bi seviyorum Khan da onlardan biri. Son alarak filme damgasını vuran bir diğer nokta ise şarkılardı bence. İki şarkıyı çok çok sevdim, filmi izleyeli çok oldu ama ben hala şarkılarını severek dinliyorum.Bu iki şarkıyı da paylaşıp ufaktan kaçıyorum. Sağlıcakla kalın canlar;)

*****
Tujh Mein Rab Dikhta Hai - Sende Rabbimi Gördüm


Çözemediğim çok şey var ama tek bir şeyden eminim
Sende Rabbimi gördüm
Ne yapmalıyım, sevdiceğim.
Önce sana secde edeceğim,
Şimdi ne yapmalıyım, sevdiceğim.

*****
Haule Haule -Usul Usul


Sabırlı oldostum
Derin bir nefes al iki gözüm
Kaygılı fikirleri terket
Hayat kısa bunun için
Usul usul aşık oluyorsun

Usul usul, bir rüzgar  esiyor
usul usul, deva dağıtıyor
Usul usul, dualar kabul olunuyor


*****



Not : Herkese hayırlı ramazanlar dilerim Allah oruçlarınızı kabul etsin, ailenizle birlikte iftar açmayı nasip etsin inşallah...

7.07.2013

Dil Bole Hadippa - Hint Kriketi



Selam canlar...
Uzunn zamandır film tanıtımı yapmıyordum daha doğrusu yapamıyordum ama kısa zamanda sizi filme boğucam inşallah:) Son aylarda hint filmlerine kafayı taktığım için ağırlıklı olarak hinr filmlerini tanıtıcam. Eringeçliğim tutmazsa en sevdilerimi bir liste halinde de yazabilirim, şimdilik muallakta. Bugün size sondan ikinci izlediğim eğlenceli bir filmi anlatıcam Dil Bole Hadippa türkçe anlamıyla Hint Kriketi...

Konusu aşağı yukarı şöyle; Hindistan ve Pakistan arasında dostluk maçı amamacıyla kriket oynanmaktadır. Ve uzunn zamandır da oyunları hep Pakistan kazanır. Hindistan takımının başındaki amcanın canına tak eder ve yurt dışında kriket oynayan oğlunu napar eder takımın başına getirir. Artık herşey esas oğlumuz Rohan (Shahid Kapoor)'a bağlıdır.  Esas kızımız Veera (Rani Mukherji) ise amcasının kurduğu tiyatroda (eğlence mekanı gibi bir yer) çalışmaktadır. Dünyadaki en büyük tutkusu ise kriket oynamaktır. Yeni takım kurulucağını duyunca havalara uçar ama hindistan şartlarında bir kızın kriket oynamak istemesi pek hoş karşılanmaz. Hatta kızı kapı dışarı ederler ama Veera için bunlar küçük problemler, kriket oynayabilmek için hepşeyi yapıcaktır erkek kılığına girmesi gerekse bile...

Evet yine gittim erkek kılığına giren kızı konu alan bir film buldum. Başta çok ayak diredim ''Yine mi yahu yiter artıgın'' dedim ama sonrada oturdum bal gibi izledim. Konu itibariyle artık klasik ama bu klasik konuyu birde hintlilerin bakış açısından izleyin derim. Harika bir film değil çünkü hintlilerin cidden çok güzel filmleri var ama en azından eğlenceli, yüzünüzü güldürücek bir yapım. Shahid Kapoor'u ezelden beridir pek bir severim ona laf yok ama bu filmin yıldızı Rani Mukherji'ydi. Film iyiydi hoştu lakin iki yere uyuz oldum, birincisi kız erkek kılığına girdikten sonra sesi çok cırtlak kaldı sinir oldum yahu ama en azından sakal takmayı akıl edebilmişler bunada şükür. İkincisi ise film boyunca iki hanım kızımız(!) yarı çıplak dolaşıp durdular, gereksizdi.


Filmi izlemeyen ancak izleyecek olan varsa fazla beklenti içine girmeden izleyin canlar o zaman daha keyifli oluyor. Ben izlerken pek bir eğlendim can sıkıntısna bu tür filmler ilaç gibi geliyor. Ha bu arada hint filmleriyle arası kötü olanlar varsa yavaştan alışmaya, en azından bir şans vermeye çalışın çünkü ardarda hint filmlerini sıralamayı planlıyrum canlar ona göre;) Şimdilik sağlıcakla kalın...

3.07.2013

Sevduğum Yanımda Uyusun

Yine bir şarkıya kafayı taktım, bıkana kadar dinlemez-dinletmezsem içim rahat etmiyor. Şarkı gerçekten güzel mi yoksa beni mi bu kadar etkiliyor bilemiyorum ama cidden çok sevdim. Pinhani grubunun Canlı Yayın isimli son albümünde yer alan güzel bir karadeniz şarkısı; Sevduğum Yanımda Uyusun... Tabi şarkıyı bu kadar sevmemdeki en büyük etmen olan Ayşenur Kolivar'ın hakkını yememek gerek. Kadın da tam bir karadeniz gırtlağı var, bazı şarkıları bana biraz ağır geliyor ama bu şarkı cuk oturmuş. Dinleyin canlar;)


LinkWithin

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...